Dinsel deneyim
Her türlü dinsel deneyimin odağında yer alan "öteki" ya da kutsal gerçeklik, değişik dinlerce birbiriyle ilişkili başlıca dört ayrı biçimde kavramlaştınlır: Evreni ve insan yazgısını yöneten, ama kişileşmemiş kutsal düzen; insanın ancak gereğince arındıktan sonra busuyla yaklaşması gereken kutlu güç; bütün sonlu gerçekliklerin sonul birliği ve uyumu, her şeyi bağrında toplayan Bir; insanı ve dünyayı aşmakla birlikte hem insanla, hem de evrenle ilişki içinde olan kişileşmiş varlık. Öte yandan kutsal gerçeklik, aşkınlığı ya da içkinliği bakımından da başlıca iki biçimde kavranır. İnsandan ve evrenden ayrı, ikisiyle de özdeşleştirilemez nitelikte düşünülen kutsal gerçeklik "aşkın" terimiyle nitelenir; evrenin belirli bir öğesiyle, örneğin insanla ya da kozmik düzenle bir ölçüde ya da tümüyle özdeşleştirilen kutsal varoluş ise "içkin" sayılır. Evreni ve insan yazgısını yöneten kişileşmemiş kutsal düzen (örn.
Metafiziksel düşüncede vahiy otorite ya da
inanç temeli üzerinde varolduğu kabul edilen, varlık ve değerin kaynağı olan
mutlak, zorunlu, yüce varlık. Doğanın bir parçası olmayan, ama doğanın
yaratıcısı ya da nedeni olan, zaman ve mekan kavramlarının kendisine
uygulanamayacağı, varlığa gelmiş olduğu düşünülemeyen, doğadan çok daha kudretli
ve mutlak iyi olan doğaüstü, ezeli-ebedi ve sonsuz varlık.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Logos,
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Logos sözcüğü Yunanca’da us ile kavrama
anlamındadır. Ve duyguları kavrama anlamındaki pathos sözcüğü karşılığında
kullanır. Kah anlamıyla ilgili olarak us ve bu usa dayanan söz, yasa, düzen,
bilgi anlamlarını dile getirir.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Tao, rta, Aşa) biçimindeki kutsal gerçeklik kavramı
içkinlik kutbunu oluşturur. Buna karşılık
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Tao, Pinyin yazımında DAO (Çincede "Yol",
"Yüce ilke", "Söz", "Us"), Çin felsefesinde "doğru yol"u ya da "Cennet'in
yolu"nu belirten temel kavram. Konfuçyüsçülükte insanın davranışlarında izlemesi
gereken ahlaki yoldur; dolayısıyla da davranışlarla sınırlıdır.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Yahudilik,
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Musevilik. İsrail halkının dini düşünce,
inanç ve kurumlarının tümü; İsrailoğullarının tarihi içerisinde oluşmuş olan
dini gelenek.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Hıristiyanlık ye
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
"Hıristos" da denen (Yunanca "khristos",
kutsanmış'tan) İsa Peygamber'e inananların ve öğretisini benimseyenlerin
dinidir. Hz. İsa, Roma imparatoru Augustus zamanında Yahudiye'de (bugünkü
Filistin), Beytüllahm'da Hz. Meryem'den doğdu. 30 yıl kadar sonra, Kudüs'te
İmparator Tiberius'un saltanatı döneminde çarmıha gerilerek
öldürüldü.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
İslamda en yüksek anlatımını bulan kişileşmiş
tanrısal varlık kavramı ise aşkınlık kutbunda yer alır....Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Birçok düşünür, dinsel deneyimin, kutsal sayılan gerçekliği ve insan yaşamının ereğini konu aldığı ölçüde, insan deneyiminin bütün öteki biçimleriyle ilişkili olduğu görüşündedir. Bu ilişkilerin incelenmesi ilahiyatın ve din felsefesinin konusunu oluşturur. Örneğin dinsel deneyim ile ahlak bilinci yakından ilişkilidir. Ama din, kişinin varlığına, kim ve ne olduğuna, yüceltmeye değer saydığı gerçekliğe ilişkin sorulan yanıtlar; buna karşılık ahlak, kişinin davranışlarını ve başkalarıyla ilişkisini yönlendiren ilkeleri konu alır. Bazı düşünürler dine dayanmayan bir ahlakın olamayacağını savunurken, bazıları ahlakın dinsel yaptırımlardan bağımsız tutulması gerektiğini öne sürer. Dinsel deneyim ile estetik deneyim arasında da yakın ilişki kurulabilir. Ama dinsel deneyim bağlamında insan, kutsal ya da "öteki" gerçekliğe yönelir ve onu yüceltirken, estetik deneyimin temeli, doğal nesnelerde ya da sanat yapıtlarında gözlenen niteliklere, biçimlere ve örüntülere kendi başına değer biçilmesidir. Dinsel deneyimi ve dinsel öğretileri öteki bilişsel ve düşünsel etkinliklerden ayıran başlıca özelliklerden biri, bunların salt kavramsal dile indirgenmesi olanaksız, kendi kuralları olan simgesel bir dilde anlatımını bulmasıdır. Dinlerin temel amacı dünyayı açıklamak değil, somut yaşantılardan esinlenerek dünyaya anlam kazandırmak, insanın çevreyle baş edebilmesini, kendi varoluşunu omuzlayabilmesini, başkalarıyla birlikte yaşayabilmesini sağlamaktır.
Dinsel deneyimin ilk somut dışavurumu, bu deneyimin nesnesine yönelik tapınmayı düzenli bir çerçeveye, belirli kurallara bağlayan etkinliklerdir. Kutsal gerçekliği yücelten ve görkemini vurgulayan anlatım biçimleri, dua yoluyla ona seslenme ve onunla ilişki kurma çabası, bazı somut nesnelere görünmez kutsal gerçekliği simgeleme işlevinin yüklenmesi, gene kutsal gerçekliğin etkinliğini simgeleyen kutsama işlemleri, sevinç ve esenlik duygularını dile getirmek amacıyla genellikle belirli müziksel biçimlerin geliştirilmesi, kutsal gerçekliğe ya da onun adına kurban ya da sunu adama vb tapınma etkinliğinin değişik biçimleridir. Genellikle yazılı ve sözlü ifadeler ile kutsal müziği bir bütün içinde sunarak inanan kişiyi kutsal gerçekliğin huzuruna getirmeyi amaçlayan ayin kuralları bu etkinliğe bir düzen kazandırır.
İslam, Allah'ın insanlara Hz. Muhammed
(sav) aracılığı ile gönderdiği son ilahi dindir. Arapçada seleme (Allah'a
tamamen bağlanmak) kökünden gelen İslam sözcüğünün Türkçe anlamı "Allah'a ve
onun buyruklarına kayıtsız şartsız inanan" demektir. Bu kelime aynı zamanda, Hz.
Muhammed aracılığıyla ilkeleri bildirilen ve Müslüman adı verilen (Arapça
İslamlığı kabul eden anlamına, müslim'den) 600 milyon insanı bünyesinde toplamış
büyük bir dinin de adıdır.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Din ve toplum Toplumsal bir olgu olarak
din, öncelikle toplum yaşamındaki düzensizlik ve çatışma eğilimlerine bir düzen
getirme çabasıyla ilişkilendirilebilir. Kişisel ve toplumsal bunalımların
sürekliliği, insan kavrayışını aşan bir gizem ve anlamsızlık duygusu, bu nesnel
eğilimlerin dışavurumudur. Toplumların bunalımları aşabilmek ya da
hafifletebilmek amacıyla geliştirdiği düşünsel, hukuksal, ahlaksal ve büyüye
dayalı sistemler, gerçekliğin sürekli aşındırıcı direncini aşamadığı sürece bir
noktada etkisiz kalır. Buna karşılık dinler, belirli bir toplumsal grubun temel
bunalımlarını ve anlamlandırma sorunlarını, yaşanan gerçekliği "öteki" gerçeklik
yönünde aşarak tanımladığı, bu sorunları hafifletmenin temel yollarını
belirlediği ve bütün çabalara karşın bunalımların önünün alınamamasma bir
açıklama getirdiği inanç ve davranış bütünleri olarak görülebilir.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Emile Durkheim (15 Nisan 1958 - 15
Kasım 1917), Yahudi kökenli Fransız sosyolog. Modern sosyolojinin kurucusu
olarak bilinir. 15 Nisan 1858 yılında Epinal-Loren'de dünyaya geldi. Felsefe
öğretmenliği yaptı. 1885 de Almanya'da bulundu Fransa'ya dönüşte yayımladığı
makaleler ilgi topladı. 1887 Bordeaux Üniversitesi'nde ders vermeye başladı.
1902 de Sorbonne Edeb
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Talcott Parsons'a (1902-79) göre, insan
deneyiminin en genel kategorileri olan istekler, değer yargıları ve kavramsal
düşünce, sırasıyla her birinin olumsuzlaması olan acıdan, haksızlıktan ve
yanlıştan korunabilmek için dinsel davranışı kendiliğinden doğurur....Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Din, işlevsel bakımdan, bir ölçüde çelişen iki tür gereksinmeye karşılık verir. Bir yandan toplum düzeyinde sürekliliğin ve istikrarın korunması, bireysel davranışların önceden kestirilebilmesi, bireylerin bunalım koşullarındaki olası yıkıcı tepkilerinin denetlenebilmesi gerekir. Bireyler düzeyinde ise gerilim, suçluluk, boğuntu ve hüsran duygularının üstesinden gelinebilmelidir. Ama toplumda bütünleşmeyi pekiştiren süreçler, bireyleri yeni özverilere zorlayarak boğuntu duygusunu daha da güçlendirebilir; buna karşılık bireyler de kurtuluşu toplumsal düzeni sarsacak yollarda arayabilir.
Dinin gerçekte birbirini bütünleyen bu iki karşıt işlevi, dinsel örgütlenmenin ya da dinsel birliğin değişik türlerinde yansımasını bulur. Hiyerarşik biçimde örgütlenmiş
1902’de Colorado’da dünyaya gelen Talcott
Parsons, 1924 yılında mezun olacağı Amherst Koleji’nde felsefe ve biyoloji
okudu. 1925 yılında London School of Economics’e girdi ve burada Bronislaw
Malinowski ile çalıştı. Bir yıl sonra Heidelberg Üniversitesi’nden kabul aldı ve
bu dönemde, düşünsel seyrini önemli oranda etkileyecek olan Max Weber’in
fikirleri ile tanıştı.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
dinsel kurumlar (örn. Hıristiyanlıkta
kilise) ilke olarak bütün toplumla örtüşmeyi, dolayısıyla en ileri bütünleşmeyi
amaçlar; bu nedenle öğretiye uygun doğru davranış biçiminden çok, biçimsel ayin
kurallarına ve inanç ilkelerine ağırlık verir. Alman kilise tarihçisi Ernst
Troeltsch'e göre Hıristiyanlıkta
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Nispeten büyük boyutlarda inşa edilmiş, bazı
özel ayin yetkilerine sahip kilisedir. Kilise kurumu içinde idari işlevi
olabilir veya olmayabilir.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Budacılık,
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Budizm 'in kurucusu Buda (Guatama, Gotama) ( MÖ.563 - 483
) Kuzey Hindistan 'da Lumbini koruluğunda doğmuş bir filozoftur. Buda
“aydınlanmış” anlamına gelir. Budizm ' in en güçlü yayılma dönemi Hint
Hükümdarlarından Aşoka (MÖ. 273 - 236) zamanına rastlar. Aşoka zamanında Budizm
' Hindistan, Seylan,Suriye,Mısır,Makedonya ve Yunanistan 'a kadar yayılmıştır.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Hinduizm) din birliğinin ne ölçüde
"kurumlaştığı" ya da ne ölçüde "yataylaştığı" bakımından incelenebilir. Örneğin
genellikle kurumlaşmamış sayılan, yatay birliğin ağır bastığı Hindu dininin
tarihindeki belirli dönemlerde örgütlü, bir ölçüde hiyerarşik bir ruhban düzeni
(
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Hinduizm çok kapsamlı ve geniş bir
dindir. En üstte bulunan Realite'ye tapar ve bütün insanların er geç gerçeği
fark edeceğini belirtir. Ebedi bir cehennem ve lanetlenme diye bir şey yoktur.
Tek tanrıcılıktan tanrıya inanan düalizme kadar bütün ruhsal yolları kabul
eder.
Her varlık kendi yolunu seçmekte özgürdür; bunu ister duayla, ister inzivayla, ister meditasyonla yapar, isterse fedakârca davranışlarla. Tapınaklarda tapınmaya, kutsal metinlere ve guru disiplini geleneğine önem verir
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Brahmanlık) egemen olmuştur. Budacılığın
Her varlık kendi yolunu seçmekte özgürdür; bunu ister duayla, ister inzivayla, ister meditasyonla yapar, isterse fedakârca davranışlarla. Tapınaklarda tapınmaya, kutsal metinlere ve guru disiplini geleneğine önem verir
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Hint dinlerindeki gelişmeler sonucu Hinduizm
adını alan din, Brahmanların hakimiyet sağladıkları dönemde ise Brahmanizm
terimi ile ifade edilmiştir. Günümüzde Hinduizm ve Brahmanizm terimlerinin bir
biri yerine kullanıldığı bilinmektedir. Yaygın bir anlayışa göre Hinduizm ve
Brahmanizm terimleriyle, en eski Vedalar döneminden günümüze ulaşmış bulunan
Hintlilerin inanç, düşünüş, his ve hayat tarzları kastedilmektedir.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Theravada kolunun ağırlıkta olduğu ülkelerde
de (örn.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Theravada (Pali|PÄli: थेरवाद
theravÄda, Sanskrit: सà¥à¤¥à¤µà¤¿à¤°à¤µà¤¾à¤¦ sthaviravÄda);
kelime anlamı olarak, "Yaşlıların öğretisi", ya da "Eski öğreti") günümüze
ulaşan en eski Budizm|Budist okuldur. Mahayana (büyük taşıt) geleneğinden
gelen Budistler tarafından küçük taşıt olarak da adlandırılır. Göreceli
olarak daha tutucu ve genel olarak erken dönem Budizmine en
yakınıdırGethin, Foundations, sf. 1. Yüzyıllardan beri
S
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Tayland) sangha (keşiş örgütlenmesi) karmaşık
bir kilise yapısını andırır.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Tayland Krallığı Güneydoğu Asya’da,
5° 32’ -20° 28’ kuzey enlemleri ve 97° 21’-105° 38’ Doğu boylamları arasında yer
alan, kuzeyden Burma ve Laos, doğudan Laos, Kamboçya ve Siyam Körfezi, güneyden
Malezya ve batıdan Burma ve Andaman Deniziyle çevrili, eski adı Siyam olan
ülke.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Din sosyolojisiDin sosyolojisinin en
önemli kuramcılarından
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
1864- 1920 yılları arasında yaşamış olan
ünlü Alman düşünürü ve sosyoloğu. Weber'in büyük önemi, onun Emile Durkheim'la
birlikte, ayrı ve bağımsız bir disiplin olarak modern sosyolojinin kurucusu
olması olgusundan kaynaklanmaktadır. O, sosyal bilimlere felsefi bir temel,
sosyolojiye de kavramsal bir çerçeve kazandırmıştır.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Hinduizm
ve Budacılıkta olduğu gibi yeniden doğuş ülküsünü yüceltme eğilimindedir. Dinsel
gruplar içindeki çatışmalar genellikle bu toplumsal karşıtlıkları yansıtır.
Örneğin Yahudiliğin ilk dönemlerinde peygamberler ile kuralcı dinsel önderlerin
çatışması, yarı göçebe Çobanlar ile yerleşik çiftçiler, topraksızlar ile toprak
sahipleri, zanaatçılar ile soylular arasındaki çatışmaların bir
yansımasıdır....Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Öte yandan dinlerin inanç ilkeleri, simgesel anlatım biçimleri ve tapınma kuralları, özellikle halk kültürünün özgün yapılarıyla iç içe geçtikçe seçmeci ve karma bileşimler de ortaya çıkabilir. Hemen hiçbir dinin, tarih boyunca yayıldığı bütün ortamlarda, bütün öğeleriyle bağdaşık bir sistem özelliğini koruduğu söylenemez. Durkheim'a göre hiçbir din tek bir düşünceye, uygulandığı koşulların farklılığına karşın özünde değişmez kalan tek bir ilkeye bağlanamaz. Her din, birbirinden ayrı ve görece tekilleşmiş parçaların oluşturduğu bir bütündür. Gene her din, her biri belirli bir özerklik kazanmış değişik kültlerin birliğinden oluşur.
Dinin toplumsal yaşam üzerindeki etkisi
Dinin toplumsal işlevleri arasında aile yapılarının korunması da büyük önem taşır. Bütün toplumlarda cinsel davranışı, üreme etkinliğini, statü dağılımını ve bireyin toplumsallaşması sürecini düzenleyen kültürel çerçeveler, başka yapıların yanı sıra dinsel kurumlarca da gözetilir. Akrabalık düzeninin toplumsal örgütlenmenin odağı olduğuDinin ekonomik yaşam üzerindeki etkisi
Dinin ekonomik yaşam üzerinde çok yönlü etkileri vardır. 20. yüzyılın başında Weber'in, Kalvenciliğin aşırı tutumlu, ekonomik kazancı kişisel zevkler için harcamayı yadsıyan iş ahlakı ile hızlı kapitalist gelişme arasında bağ kurmasından bu yana, dinin ekonomik gelişme ve kalkınmayla ilişkisi üzerinde birçok genelleme ortaya atılmıştır. Ayrıca ibadet zamanları ile bayram, yortu ya da şenlik günleri pek çok toplumda çalışma sürelerini ve temposunu belirleyen etmenler arasındadır. Hindu
Hinduizm çok kapsamlı ve geniş bir
dindir. En üstte bulunan Realite'ye tapar ve bütün insanların er geç gerçeği
fark edeceğini belirtir. Ebedi bir cehennem ve lanetlenme diye bir şey yoktur.
Tek tanrıcılıktan tanrıya inanan düalizme kadar bütün ruhsal yolları kabul
eder.
Her varlık kendi yolunu seçmekte özgürdür; bunu ister duayla, ister inzivayla, ister meditasyonla yapar, isterse fedakârca davranışlarla. Tapınaklarda tapınmaya, kutsal metinlere ve guru disiplini geleneğine önem verir
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
kast sisteminde meslek seçimi dinsel
kurallarla belirlenir. Birçok toplumda mal ve hizmetlerin ekonomik değeri,
değerin dinsel tanımından da etkilenir. Hak ve haksızlık ölçülerini belirleyen
dinsel kurallar servet dağılımını etkiler. Öte yandan dinsel örgütlenmeler,
bunların etkinlikleri ve dinsel yapı inşaatları bazı toplumlarda maddi
kayriaklann önemli bölümünü soğurabilmektedir. Değişik toplumlarda genel
ekonomik verimlilik düzeyi ile dinsel amaçlı maddi kaynak harcamalarının
genellikle ters orantılı olduğu gözlenmektedir.Her varlık kendi yolunu seçmekte özgürdür; bunu ister duayla, ister inzivayla, ister meditasyonla yapar, isterse fedakârca davranışlarla. Tapınaklarda tapınmaya, kutsal metinlere ve guru disiplini geleneğine önem verir
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Bugün dünyada 3000 din, 6000 mezhep ve 12000 tarikat olduğu ileri sürülmektedir. Din tarihi açısından dinler iki kısım altında toplanmaktadır. Bunlar; tek tanrı inancına ve peygamber vasıtasıyla vahye dayanan
Hindistan'da kast (Portekizce casta: sandık,
çekmece; kabile, aşiret), birbiriyle yemek yiyebilen, birbirleriyle evlenebilen,
bu iki özel ilişki alanına başkalarını sokmayan kişiler grubudur. Ayrıca,
herhangi bir kasttan olan bireylerin, herkesin hangi kasta bağlı olduğunun
bilinmesi için, kendilerini başkalarından ayırt eden bir işaret taşımaları
gerekir.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
SEMAVİ dinler ile bunun dışında kalan ve
insanlar tarafından ortaya çıkartılan
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Allah'ın İsrailoğulları'na Musa Peygamber
aracılığıyla bildirdiği din kurallarının bütünü. Tektanrıcı büyük dinlerin en
eskisi Musevîliktir. Bu dine inanlara Yahudi denir. İsrailoğulları Milattan 2
bin yıl önce Filistin'e yerleşmişlerdi. Birkaç kabileye ayrıldılar. Bunlardan
Yahuda kabilesi sonradan ülkenin bütününü egemenliği altına aldı. Bu kabilenin
adından türeyen Yahudilik ve Yahudi sözcükleri, sonradan Musevîlik ve Musevi
sözcükleriyle karşılandı.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
HIRİSTİYANLIK ve
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
"Hıristos" da denen (Yunanca "khristos",
kutsanmış'tan) İsa Peygamber'e inananların ve öğretisini benimseyenlerin
dinidir. Hz. İsa, Roma imparatoru Augustus zamanında Yahudiye'de (bugünkü
Filistin), Beytüllahm'da Hz. Meryem'den doğdu. 30 yıl kadar sonra, Kudüs'te
İmparator Tiberius'un saltanatı döneminde çarmıha gerilerek
öldürüldü.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
İSLAMİYET gibi dinler Semavi dinler,
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Arapça "selem" kökünden alınmış olan İslam
(Arapçası الإسلام,), sözlükte, "itaat etmek, boyun eğmek, teslim olmak,
kötülüklerden salim bulunmak, selamete ulaşmak" vb. anlamlara gelen bir
mastardır. İslam Hz. Muhammed (s.a.v)'e Allah tarafından vahiyle bildirilen son
ve kâmil dinin adıdır. Bu dine uyanlara Müslüman denir.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Totemizm,
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Totemizm yaygın kullanımında, bir totem
etrafında örgütlenmiş bir dini ifade etmektedir. Totem, bir kabilenin atası
olarak kabul ettiği ve adını taşıdığı bir hayvan veya bitkidir. Çoğu kez kutsal
bir nitelik taşıyan kabilenin atası, kabilenin yasaklar sisteminin de temel
dayanağı olmaktadır.
Ancak günümüzde etnologlar, totemizmi salt bir din olarak görmemektedirler. Etnologların temel ilgi konularından birisi, modern olmayan ya da ilkel toplumlardaki düşünce biçimidir. Bu düşünceler, bazı yaz
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Brahmanizm,
Ancak günümüzde etnologlar, totemizmi salt bir din olarak görmemektedirler. Etnologların temel ilgi konularından birisi, modern olmayan ya da ilkel toplumlardaki düşünce biçimidir. Bu düşünceler, bazı yaz
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Alm. Brahmanismus (m.), Fr. Brahmanisme
(m.), İng. Brahmanism. Hindistan'da ortaya çıkan batıl dinlerden biri.
Hindistan'da milattan asırlarca önce zuhur etmiş hakiki, ilahi bir dinin
sonradan bozulmuş şekli. Brahmanlar, Allahü tealanın varlığına inanırlar,
peygamberlere inanmazlar. Bu inanışın başında olanlar Brahma ismini aldılar.
Bunlardan birini mabut şekline soktular. Bunun dört oğlu olduğunu, dört oğlundan
biri, Brahma'nın ağzından, diğer üçünün de elinden ve ayağından meydana
geldiğine in
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Budizm gibi inanışlar da Beşeri dinler olarak
örneklenebilir. ...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder